SAĞLIK PSİKOLOJİSİ VE STRES
Sanki kimilerine hayat daha iyi davranıyor gibidir. Sağlıklı, canlı, neşeli meşgul ve yaşlıdırlar. Çoğumuz sağlıklı ve uzun ömür süren insanlara imreniriz. Sağlıklı olmak ve bunu korumak gerçekten vücudumuza iyi bakmakla ilgili ya da bedensel bir durum mudur?
Bütün dünyada en uzun yaşayan insanların bulunduğu yer, Doğu Çin Denizi'ndeki Okinawa adasıdır. Bu adada 100 yaşın üzerindeki insanların nüfustaki oranları her 1000.000 kişide % 34.7 dir ve bu bütün dünya ülkeleri içindeki en yüksek orandır (Örn. ABD'de bu oran % 10 dur.). Okinawalıların yaşam koşulları incelendiğinde beslenme ve yürüme alışkanlıklarının dışında farklı özelliklerinin de bulunduğu ortaya konulmuştur. Peki bu farklar nelerdir?
Burada yaşayan insanlar
* Genel olarak birbirlerinden sosyal destek görmektedir
* Stres düzeyleri düşüktür
* Düzenli olarak meditasyonla meşgul olurlar
* Ayrıca ileri yaşlarına kadar çalışmaktadırlar
* Ve pek çoğuna göre uzun yaşamanın sırrı bu tür amaçlara sahip olmaktır.
Bu durumda sağlıklılık halini ''bedeninde bir hastalığı/sakatlığı olmamak'' şeklinde tanımlamak sağlıklı ve uzun bir ömür geçirebilmenin sırlarını aydınlatmaktan oldukça uzak bir bakış açısı gibi görünmektedir. Okinawa örneği, sağlıklı olmanın yalnızca beslenme ve egzersiz gibi bedene iyi bakılmasından ibaret olmadığını ortaya koymaktadır. Sağlığı hem bedensel hem de zihinsel olarak iyi ve güçlü olmak olarak tanımlamak ve sağlıklı olmanın sürdürülmesini daha çok bedenin ve zihnin birlikte nasıl uyumlu bir şekilde işlev gördükleri ile ilgili bir süreç olarak ele almak daha elverişli bir bakış açısıdır.
Bugün artık beden ve zihnin çok çeşitli açılardan birbiriyle etkileşim halinde olduğu biliniyor. Aynı zamanda bağışıklık sistemi üzerinde yapılan araştırmalar bu sistemin stres gibi psikolojik süreçlerden etkilendiğini açıkça ortaya koymaktadır. Aynı zamanda sağlıklı olma ve uzun yaşamayı yalnızca biyolojik ve çevresel koşullarla açıklamanın giderek yetersiz kalması sağlık ve hastalık konularına bakış açılarının değişmesine neden olmaktadır. Bu yüzden artık biyoedikal yöntem yerine daha farklı modeller ortaya konulmaya başlandı.
Bunlardan başı çeken başlık Sağlık Psikolojisi olarak karşımıza çıkıyor ve biyopsikososyal sağlık modeline dayanıyor. Biyopsikososyal sağlık modeli, fiziksel sağlığı, zihnin işleyişi ve içinde yaşadığımız dünya ile ilişkilendirir. Bu modele göre insan, biyolojik, psikolojik ve sosyal işlevleriyle bir bütündür ve sağlık, hastalık, tedavi kavramları bu anlayışın üzerine oturmalıdır. Sağlık Psikolojisi, sağlığı dinamik ve çok boyutlu bir deneyim olarak tanımlamaktadır. Sağlık ya da iyilik hali, hayatın fiziksel, entelektüel, duygusal, ruhsal, sosyal ve çevresel yönlerini kapsayacak şekilde ele alınmalıdır.
Sağlığın geliştirilmesi, insanların hasta olma riskini ortadan kaldırmak ya da azaltmak ve hayat kalitesini arttırmak için stratejiler ve taktikler geliştirmek anlamına gelir. Eskilerde ölümlerin nedeni bulaşıcı hastalıklardı ve aşılama kampanyaları ve çevresel koşulların düzenlenmesi ile verem, çocuk felci, kızamık ve su çiçeği gibi hastalıkların önüne geçildi. Günümüzde hastalığa bağlı ölümlerin en önemli nedeni damar hastalıkları ve kanserdir. Bu tür hastalıkların önüne geçmek için de yaşam biçimlerinin yeniden düzenlenmesi ve bakış açılarının değiştirilmesi önem kazanıyor. Diğer önemli bir unsur da stresin önüne geçmek. Bireysel yaşam koçluğu desteği yeni ve farklı bakış açısı kazanma ve yaşamını yeniden düzenleme imkanı sağlarken, kişiye kendi yaşamının kontrolünün kendinde olduğu bilincini de kazandırır. Aynı zamanda yapılan bilinçaltı koçluk uygulamaları ile tepkilerini daha kolay verme, daha sağlıklı tepkiler geliştirme ve stresle başa çıkma yöntemlerini de sunmaktadır.
Peki gerçekten stresin önüne geçmek mümkün mü? Biyolojik bir tepki sürecinin etkilerinden nasıl korunabiliriz? Stresin yayar ve zararları nelerdir? Bir sonraki yazımda da bunlara değinerek, strese maruz kalma durumunda nasıl davranacağımıza değineceğim. Sonraki yazıma ulaşmak için tıklayınız.
Sevgiler